İliç’teki Maden Kazası Sonucunda Tarım ve Çevre İçin Uyarı
CHP Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem, İliç'te maden ocağında yaşanan toprak kaymasına ilişkin, "İliç'te karşılaştığımız felaket sonucunda tarımsal üretim, yaban hayatı, balıklar, insanlar ve tüm canlılar için yıkıcı sonuçlar doğacağı açıktır. Siyanür ve sülfürik asit nedeniyle Fırat havzasında sulanan geniş bir tarım alanının zarar göreceği hesaplanmalıdır. Şu anda en önemli adım, toprak, su ve hava ortamlarında olası toksik madde kirliliğini hızla tespit etmek için bir kontrol-izleme faaliyeti başlatmaktır. Ayrıca, bölgede üretilen gıda ürünlerinin bu kirlilikten ne kadar etkilendiği belirlenmelidir. Siyanür, direkt olarak suya karışmasa bile toprağa karıştıktan sonra yeraltı sularına ulaşabilir. Yeraltı suları kendi döngüsü gereği denizlere, nehir ve göllere ulaşır ve içme suyunu etkiler. Toprağa karışan bu madde, içinde yaşayan canlıları öldürür ve toprağın verimini kaybetmesine neden olur. Bu durum, bir süre sonra siyanürle kirlenmiş topraklarda herhangi bir ürünün yetişmemesine ve dolayısıyla bir gıda krizine yol açar" dedi.
CHP Tarım ve Orman Bakanlığından sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem, 13 Şubat 2024 tarihinde Erzincan ilinin İliç ilçesinde Anagold Madencilik tarafından işletilen madende yaşanan toprak kayması sonucunda, bölgedeki tarım, hayvancılık ve yaban hayatında meydana gelebilecek olumsuzluklara ilişkin yazılı açıklama yaptı. Adem'in açıklaması şöyle:
"SİYANÜR, DİREKT SUYA KARIŞMASA BİLE TOPRAĞA KARIŞTIKTAN SONRA YERALTI SULARINA ULAŞABİLİR. BU DURUM BU TOPRAKLARDA HERHANGİ BİR ÜRÜNÜN YETİŞMEMESİNE VE GIDA KRİZİNE YOL AÇAR"
"İliç'te karşılaştığımız felaket sonucunda tarımsal üretim, yaban hayatı, balıklar, insanlar ve tüm canlılar için yıkıcı sonuçlar doğacağı açıktır. Siyanür ve sülfürik asit nedeniyle Fırat havzasında sulanan geniş bir tarım alanının zarar göreceği hesaplanmalıdır. Şu anda en önemli adım, toprak, su ve hava ortamlarında olası toksik madde kirliliğini hızla tespit etmek için bir kontrol-izleme faaliyeti başlatmaktır. Ayrıca, bölgede üretilen gıda ürünlerinin bu kirlilikten ne kadar etkilendiği belirlenmelidir. Bu tür bir izleme ve kontrol faaliyeti, çevresel etkilerin hızla belirlenmesine ve gerekli önlemlerin alınmasına olanak sağlayacaktır. Siyanür, direkt olarak suya karışmasa bile toprağa karıştıktan sonra yeraltı sularına ulaşabilir. Yeraltı suları kendi döngüsü gereği denizlere, nehir ve göllere ulaşır ve içme suyunu etkiler. Toprağa karışan bu madde, içinde yaşayan canlıları öldürür ve toprağın verimini kaybetmesine neden olur. Bu durum, bir süre sonra siyanürle kirlenmiş topraklarda herhangi bir ürünün yetişmemesine ve dolayısıyla bir gıda krizine yol açar.
"ALTIN MADENLERİNİN HİÇ FAALİYETE GEÇMEMESİ GEREKİYORDU ANCAK BU SAĞLANAMADI"
Altın madenlerinin hiç faaliyete geçmemesi gerekiyordu ancak maalesef bunun sağlanamadığı görüldü. Şimdi yapılması gereken en önemli adım, toprak, su ve hava ortamlarında olası toksik madde kirliliğini hızla tespit etmek için bir kontrol-izleme faaliyeti başlatmaktır. Ayrıca, bölgede üretilen gıda ürünlerinin bu kirlilikten etkilenip etkilenmediği belirlenmelidir. Bu, çevreyi ve insan sağlığını korumak adına acil bir adım olarak görülmelidir. Bu tür denetim ve izleme faaliyetleri aslında Çevre Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Tarım ve Orman Bakanlığı gibi ilgili kamu kurumlarının görevidir. Ancak, mevcut siyasi durumda bu kurumların görevlerini yerine getirmesini beklemenin pek de anlamlı olmadığı açıktır. Bu nedenle CHP olarak çevresel etkileri kontrol altına almak ve halk sağlığını korumak için kamu kurumlarını harekete geçmeye zorlamak ve acil önlemler alınması için gereken adımları atmak konusunda takipçi olacağız."